“En güzel şiirler,” der Ahmet Hâşim, “manalarını okuyucunun ruhundan alan şiirlerdir.” Büyük şaire katılmamak elde değil. Ama ben biraz da haddimi aşarak, bu cümleyi bütün edebi eserlere hatta bütün sanat eserlerine uyarlamak isterdim. Kağıttaki harf toplulukları, perdedeki hareketli görüntüler ya da tuvaldeki boya lekeleri; okuyucuyu, izleyiciyi -ya da ne demek istiyorsanız onu deyin- iç dünyasında yaptırdığı yolculuk kadar başarılı değil midir? Nihayetinde sanat, içsel bir yolculuğun kapılarını aralamaz mı? Bu “yolculuk” illaki gerçek hayattan kaçış olmak zorunda değildir; bazen bir yüzleşme bazen bir kabullenme bazen de bir mücadeledir. Ama hepsi hayatın bir parçasıdır. Belki de sanat eseri, hayattan beslendiği kadar güçlüdür. Bilgi Yayınevi’nden çıkan, Fransız çizer Thierry Murat’ın Ernest Hemingway’in aynı adlı romanından uyarlayarak yazıp çizdiği “Yaşlı Adam ve Deniz”, insan ve doğanın kadim mücadelesini lokal ölçekte ve olabilecek en yalın şekilde anlatırken, herkesin farklı okumalar yapabileceği zengin bir hikaye deneyimi sunuyor. Ama farklı okumalar ile cebelleşirken boğulup “hayat” tadındaki bu hikayenin sunduğu asıl güzellikleri kaçırmanız da oldukça olası. Zira bu çizgi roman, tıpkı uyarlandığı eser gibi asıl gücünü sadeliğinden ve samimiyetinden alıyor…